İzmir’de bir erkek cinayeti daha
İzmir, Bornova’daki son olay, ‘Erkeklerin zulümleri’ kavramını acı bir gerçeklik olarak ortaya koyuyor. Bu trajedi, genç evli bir adamın eşi tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürülmesiyle sonuçlandı.
İzmir, Bornova’daki son olay, toplumsal cinsiyet tartışmalarında genellikle göz ardı edilen bir gerçeği ortaya koyuyor: Erkekler de aile içi şiddetin kurbanı olabiliyor. Bu trajedi, genç evli Fırat Bozkurt’un eşi tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürülmesiyle sonuçlandı. Çiftin evliliğinin henüz ilk ayında yaşanan bu olay, toplumun erkekler üzerindeki şiddeti nasıl algıladığına dair ciddi soruları beraberinde getiriyor.
Türkiye’de erkeklerin maruz kaldığı aile içi şiddet vakaları nadiren gündeme gelir. Resmi istatistiklere göre, erkekler şiddetin hem faili hem de kurbanı olarak karşımıza çıkıyor. Ancak medyada ve halk arasında, erkek mağduriyeti genellikle görmezden gelinir veya küçümsenir. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin sadece kadınlara odaklanan yanlı bir yaklaşımını yansıtıyor.
Psikologlar ve sosyal çalışmacılar, erkeklerin şiddete uğradığında yardım aramaktan çekindiklerini ve bu durumun psikolojik etkilerinin ciddi olabileceğini belirtiyor. Erkek mağduriyetinin göz ardı edilmesi, toplumsal cinsiyet rollerinin dar kalıplarına ve erkeklerin güçlü ve bağımsız olması gerektiği yönündeki yanlış algılara bağlanabilir.
Bu olay, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha kapsayıcı bir bakış açısına ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Erkeklerin de şiddete maruz kaldığı durumlar, aile içi şiddetin sadece kadınlarla sınırlı olmadığının bir kanıtıdır. Toplumun her kesiminden insanların bu tür trajedilere karşı daha duyarlı ve bilinçli olması gerekiyor.
Erkeklerin aile içi şiddet mağduru olarak yaşadıkları zorlukları anlamak, toplumsal cinsiyet eşitliğine dair tartışmaları daha kapsamlı ve adil bir şekilde yürütmenin ilk adımıdır. Bu, sadece kadınların değil, herkesin sorunu ve hepimizin mücadelesi olmalıdır.